COĞRAFİ İŞARETLER

Özellikle satın aldığımız gıda ürünlerinin ambalajlarını dikkatli bir şekilde incelediğimizde artık daha sık bir şekilde “coğrafi işaret” logosunun kullanıldığını gözlemlememiz mümkündür. Bu yazıda, pek çok ürün üzerinde görebildiğimiz bu logoların ne anlama geldiği ve coğrafi işaret kavramı kısaca ele alınacaktır.

6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nda (“Kanun”): “belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından kökenin bulunduğu yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş ürünü gösteren işaret” olarak tanımlanmıştır. Hereke Halısı, Malatya Kayısısı, Türk Rakısı gibi ürünler coğrafi işaretlere örnek olarak gösterilebilir.

Coğrafi işaretler ise kendi içinde iki gruba ayrılmaktadır: menşe adı ve mahreç işareti. Menşe adı Kanun’da: “coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, bölge veya istisnai durumlarda ülkeden kaynaklanan, tüm veya esas özelliklerini bu coğrafi alana özgü doğal ve beşeri unsurlardan alan, üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerin tümü bu coğrafi alanın sınırları içinde gerçekleşen ürünleri tanımlayan adlar” olarak açıklanmakta iken; mahreç işareti: “coğrafi sınırları belirlenmiş bir yöre, bölge veya ülkeden kaynaklanan, belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri bakımından bu coğrafi alan ile özdeşleşen, üretimi, işlenmesi ve diğer işlemlerinden en az biri belirlenmiş coğrafi alanın sınırları içinde yapılan ürünleri tanımlayan adlar” olarak açıklanmaktadır.

Peki, neden böyle bir kavrama ihtiyaç duyulmakta ve ürünler üzerinde gördüğümüz coğrafi işaret logoları ne anlama gelmektedir? Coğrafi işaret kavramının amacı bir yöreye özgü ürünlerin bu niteliklerinin korunması ve taklit edilmelerinin önlenmesidir. Örneğin, hemen hemen her kebapçının menüsünde yer alan Adana Kebabını tattığımızda; kimi zaman bizi memnun edecek kimi zaman da hoşumuza gitmeyecek şekilde lezzet farklarının olduğunu tespit etmemiz mümkündür. İşte coğrafi işaret, tattığımız Adana Kebabına belirli bir standart getirmekte, kebap yapılırken kullanılacak etin niteliğinden kebabın hazırlanış şekline ve sunumuna kadar pek çok hususu düzenlemektedir. Bu sayede Adana Kebabını tükettiğimiz yerin, ilgili coğrafi işareti kullanmaya yetkili olduğunu tespit ettiğimizde, tadacağımız kebabın belirli özellikleri taşıdığından emin olma fırsatımız olacaktır.

Coğrafi işaretler, Sınai Mülkiyet Kanunu’nda düzenlenen markalar ya da patentler gibi belirli kişi ya da kişilere ait olmayan, esasen kamusal boyutu olan bir hak ve güvence tesis etmektedir. Bu nedenle genellikle ilgili belediyeler, ticaret odaları ya da üretici birlikleri gibi kuruluşlar coğrafi işaretin tescil edilmesi için başvuruda bulunabilmektedir. Buna karşılık tescil halinde, başvuruda bulunan bu kuruluşlara, ilgili coğrafi işaretin korunabilmesi için bazı hak ve görevler tanımaktadır. Buna göre, coğrafi işareti tescil ettirenler ya da belirleyecekleri denetim mercileri tarafından gerekli denetimler yaptırılmalı ve denetim raporları belirli aralıklarla Türk Patent ve Marka Kurumu’na sunulmalıdır.

Ekim 2020 itibariyle, Türk Patent ve Marka Kurumu’nun verilerine göre 567 adet tescil edilmiş, 668 adet ise tescil başvurusu yapılmış coğrafi işaret bulunmaktadır. Yine Türk Patent ve Marka Kurumu’nun verilerine göre tescil edilen ilk coğrafi işaret Hereke Halısıdır.

Coğrafi işaretler, kural olarak yalnızca tescil edildikleri ülkede koruma sağlayabilmektedir. Ne var ki ikili veya çok taraflı uluslararası anlaşmalarla korumanın kapsamını genişletmek mümkündür. Örneğin; ülkemizde tescil edilen Antep Baklavası, Aydın İnciri ve Malatya Kayısısı coğrafi işaretleri Avrupa Birliği nezdinde de korunmaktadır. Yine Güney Kore ile Türkiye Cumhuriyeti arasında imzalanan anlaşma ile Kırmızı Ginseng ve Beyaz Ginseng ülkemizde de korunmaktadır.

Av. Kerem Utku ÖRER

TARLAN- BAKSI AVUKATLIK BÜROSU


AV. AYLİN TARLAN- AV. DERYA BAKSI

Leave a comment