KİŞİSEL VERİLERİN HUKUKA AYKIRI İŞLENMESİ NEDENİYLE MANEVİ TAZMİNAT TALEBİ

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun (“KVKK”) 2016 yılında hukukumuzda yürürlüğe girmesiyle birlikte, kişisel verilerimiz hukuken daha kapsamlı olarak korunur hale gelmiştir. Kişisel verilerin ihlali dolayısıyla maddi olarak zarar oluşabilmekle beraber, bazı durumlarda ilgili kişi manevi olarak da zarara uğrayabilmektedir. Böyle durumlarda manevi zararın tazmini isteyebilmek mümkündür.

Kişisel veri en geniş anlamda kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü veri olarak tanımlanmaktadır. Veri işleme faaliyetinin tamamen veya kısmen otomatik olan yada herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla gerçekleştirilmesi halinde bu işleme faaliyeti KVKK kapsamına girmektedir. Veri sorumlusu, kişisel verilerin işlenme amacını ve yöntemini belirleyen kişi iken, veri işleyen veri sorumlusunun verdiği yetkiye dayanarak onun adına kişisel verileri işleyen gerçek veya tüzel kişidir. İhlal durumunda veri sorumlusu ve veri işleyenin müteselsil sorumluluğu gündeme gelebilir.

Kanun kişisel verilerin işlenmesinde uyulması gereken belirli ilkeleri düzenlemektedir. Bu ilkelere uyulmaması veya kişisel verilerin hukuka aykırı olarak işlenmesi halinde ilgili kişi zarara uğrayabilir. Örneğin kişisel verilerin ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenmesi, yurtdışına aktarılması, veri güvenliğinin ihlal edilmesi halinde hukuka aykırılık gündeme gelir. Böyle bir durumda eğer ilgili kişinin kişilik haklarına saldırı gerçekleşmiş ve manevi olarak zarara uğramış ise bu zararın tazminini talep edebilir.

Manevi Tazminata İlişkin Yargı Kararları

Verilerin ihlal edilmesi aynı zamanda kişilik haklarına saldırı niteliğinde de olabilir. Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesinde kişilik haklarının zedelenmesinden zarara uğrayan kişinin manevi tazminat isteyebileceği belirtilmektedir.

Kişisel verilerin ihlali nedeniyle manevi tazminat talebi Yargıtay kararlarında da karşımıza çıkmaktadır. Örneğin bir Yargıtay kararında davacının rızası olmaksızın kimlik bilgileri kullanılarak ve imzası taklit edilerek davacı adına telefon hattı çıkarılmıştır. Faturanın ödenmemesi nedeniyle davacı adına icra takibi başlatılmış ve davacı menfi tespit davası açmak zorunda kalmıştır. Olayda Yargıtay telekomünikasyon şirketinin bayiyi iyi seçme ve denetleme yükümlülüğüne aykırı davrandığını ve bu sebeple davacının kişilik haklarına saldırı gerçekleştiğini belirterek manevi tazminat talebini kabul etmiştir. (Yargıtay 4. HD 2019/979E. ve 2019/2679K.)

Bir başka olayda boşanma aşamasında olan eşlerden biri diğerinin kimlik fotokopisi ile  “e-devlet” şifresi almıştır. Yargıtay bu olayda eşin diğer eşin kişisel verilerine rızası dışında erişmesi nedeniyle kişilik haklarına saldırı oluştuğuna ve davacı yararına manevi tazminata hükmedilmesi gerektiğine karar verilmiştir. (Yargıtay 4.HD 2016/2970E. ve 2017/8273K.)

Manevi Tazminata İlişkin Yargı Yolları

Manevi tazminat talebini ileri sürmek için hangi mahkemede dava açılması gerektiği sorusunun cevabı veri sorumlusunun kamu veya özel hukuk kişisi olmasına göre değişmektedir. Veri sorumlusu eğer kamu tüzel kişisi ise davanın idari yargıda, özel hukuk kişisi ise adli yargıda açılması gerekir.

Eğer idari bir eylem nedeniyle kişilik haklarına saldırı gerçekleşmiş ise, zarar gören kişinin öncelikle idareye başvurması gerekmektedir. İdare tarafından talebi reddedilir veya 30 gün içerisinde herhangi bir cevap verilmez ise idare mahkemesinde dava açılabilir.

Özel hukuk kişileri tarafından kişilik haklarına saldırı halinde tazminat davaları için genel görevli mahkeme asliye hukuk mahkemeleridir. Ancak taraflar arasındaki ilişkiye bağlı olarak özel mahkemeler de görevli olabilir.

Örneğin tüketici sözleşmesinin ihlali nedeniyle kişisel verilerin ihlali gündeme gelmişse, tazminat talebinin parasal miktarına bağlı olarak tüketici hakem heyetinde veya tüketici mahkemesinde manevi tazminat talebi ileri sürülebilir.

Talebin dayanağı ticaret kanunundan da kaynaklanabilir veya taraflar tacir olabilir. Böyle bir durumda asliye ticaret mahkemesi görevli olacaktır.

İşçi-işveren ilişkisinden kaynaklanan bir ihlal mevcut ise, örneğin işverenin işçinin kişisel verilerini hukuka aykırı olarak işlemesi nedeniyle işçi bir zarara uğramış ise, iş mahkemeleri görevli olacaktır.

Son olarak belirtmek gerekir ki, tüketici, ticaret ve iş davalarında tazminat talebi zorunlu arabuluculuk kapsamındadır. Bu nedenle dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması gerekmektedir.

Av. Dilara KARTALOĞLU KILIÇ

TARLAN AVUKATLIK BÜROSU


AV. AYLİN TARLAN

Leave a comment