Markanın korunması konusuna olan ilgi, teknolojik ve ekonomik gelişmeler ile teşvik düzenlemeleri neticesinde artış göstermiş, buna paralel olarak bu alanda yeni düzenlemelere ihtiyaç duyulmuştur. Bu ihtiyaca cevap vermek adına Sınai Mülkiyet Kanunu ve bu kanuna ilişkin bir yönetmelik yürürlüğe konmuştur. Bu yazıda yeni yasal düzenlemelerle markanın korunması sürecinde yapılan belli başlı değişiklikler ele alınmaktadır.
Sınai mülkiyete ilişkin konular yeni kanun ve yönetmelik yürürlüğe girene dek kanun hükmünde kararnamelerle dağınık bir şekilde düzenlenmekteydi. Ancak bu durum hem uygulamada birtakım zorluklara yol açıyor, hem de Anayasa Mahkemesi içtihatlarına göre düzenleniş biçimi bakımından Anayasa’ya aykırılık teşkil ediyordu. İşte bu nedenlerle Sınai Mülkiyet Kanunu’nun yürürlüğe girmesi bir ihtiyaç halini almıştı. Yeni kanunla marka, patent, coğrafi işaret, tasarım, faydalı model gibi kavramlara ilişkin düzenlemeler tek çatı altında toplanmıştır. Toplam beş kitaptan oluşan kanunun ilk kitabı markaya ilişkin düzenlemeleri içermektedir.
Markayla ilgili en büyük değişikliklerden biri; marka olabilecek işaretlere ilişkin hükümde olmuştur. Önceki düzenlemede “çizimle görüntülenebilme veya benzer biçimde ifade edilebilme, baskı yoluyla yayınlanabilme ve çoğaltılabilme” şartları da aranmaktayken Sınai Mülkiyet Kanunu yalnızca “ayırt edici, sicilde gösterilebilir ve koruma konusunun açık ve kesin olarak algılanabilir olma” şartlarını aramaktadır. Dolayısıyla artık sözcükler, şekiller, harfler ve sayıların yanı sıra renkler, hareketler ve sesler de marka olarak tescil edilebilmektedir.
Bir diğer önemli değişiklik ise mutlak ret nedenleri arasında sayılan “aynı veya aynı türdeki mal veya hizmetlerle ilgili olarak tescil edilmiş ya da daha önceki tarihte tescil başvurusu yapılmış marka ile aynı veya ayırt edilemeyecek kadar benzer işaretlere” ilişkin düzenlemede yapılmıştır. Bu düzenlemeye göre artık önceki markanın sahibinin muvafakatiyle belirtilen işaretlere ilişkin tescil başvuruları reddedilemeyecektir. Muvafakat kuruma verildiği takdirde geri alınması mümkün olmamaktadır.
Marka tescil başvurularına ilişkin sürecin kısaltılması adına bültende yayımlanan marka tescil başvurularına itiraz süresi 3 aydan 2 aya indirilmiştir.
İtiraz süreci ile ilgili bir diğer değişiklik ise önceden tescil edilmiş markalarla aynılık ya da benzerlik gerekçesiyle yapılan itirazlara ilişkindir. Bu tip itirazlarda marka tescil talebi başvurusunda bulunan kişi, itiraza gerekçe olan tescilli marka başvuru ya da rüçhan tarihinde; 5 yıl ve daha uzun süredir tescilli ise, bu itiraza gerekçe olan markanın ciddi bir şekilde kullanıldığının ispatını isteyebilir. Eğer itiraz eden ciddi bir şekilde kullandığını ya da kullanmamasının haklı bir nedene dayandığını ispat edemezse itirazı reddolunacaktır. Bu sayede kanun koyucu atıl vaziyetteki tescilli markaların yeni başvuruların önünü kesmemesini amaçlamakta, marka sahiplerini markalarını kullanmaya teşvik etmektedir.
Kanunun aramış olduğu tescil için gerekli aşamaların tamamı gerçekleşmeksizin Türk Patent ve Marka Kurumu tarafından tescil edilen marka; tescilli marka kabul edilmemektedir. Bu durum tespit edildiği takdirde marka başvurusu eksik kalan kısımdan itibaren tamamlanmalıdır. Ancak aşamaların tamamı gerçekleştirilmeksizin sehven tescil edilmiş marka; tescil tarihinden itibaren 2 yıl geçmişse bu eksiklikten etkilenmeyecek ve tescilli marka hükmünde olacaktır.
Sınai Mülkiyet Kanunu’nun getirmiş olduğu bir diğer yenilik ise marka hakkının kaybına ilişkindir. Kanun Hükmünde Kararname döneminde geriye yürüyen hükümsüzlük kurumu mevcutken artık buna ek olarak ileriye etki eden bir iptal kurumu getirilmiştir. Mutlak ve nispi ret sebeplerinden birinin mevcudiyeti halinde mahkemeden hükümsüzlük isteminde bulunmak mümkün olacaktır. Şu hallerde ise Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan iptal talebinde bulunulabilecektir:
- Tescil tarihinden itibaren 5 yıl içinde Türkiye’de ciddi bir şekilde kullanılmama, kullanıma ara verme
- Marka sahibinin fiilleri ve gerekli önlem almaması sonucunda markanın tescilli olduğu mal veya hizmetler için yaygın bir ad haline gelmesi
- Marka sahibi tarafından veya marka sahibinin izniyle gerçekleştirilen kullanım sonucunda markanın, tescilli olduğu mal veya hizmetlerin özellikle niteliği, kalitesi veya coğrafi kaynağı konusunda halkı yanıltması
- Garanti markası veya ortak markanın teknik şartnameye aykırı kullanımı
Ancak belirtmek gerekir ki iptale ilişkin hükümler 10.01.2024 tarihinde yürürlüğe girecektir.
Stj. Av. Kerem Utku Örer
MAYIS 2017